Haber kuruluşları yaygın dezenformasyon ve gazetecilere saldırılardan kaygılı

Çin’de düzenlenen 5. Dünya Medya Zirvesi’nde sosyal medya ve yapay zeka araçlarıyla daha fazla etki ve yaygınlık kazanan dezenformasyonun, habercilik ve bilgi ekosistemlerine olumsuz etkilerine ve gazetecileri hedef alan saldırılar karşısında etik gazeteciliği sürdürmenin önemine işaret edildi.

Çin’in Guangcou şehrinde, Xinhua haber ajansının organizasyonunda düzenlenen zirveye, Anadolu Ajansı (AA), Reuters, Associated Press (AP), Agence France-Press (AFP), TASS ve Kyodo başta olmak üzere çok sayıda uluslararası haber kuruluşunun temsilcileri katıldı.

Katılımcılar, sosyal medyanın haber ve bilgi üzerindeki hakimiyetinin giderek arttığı ve dezenformasyonun yapay zeka araçlarıyla görülmedik etki ve yaygınlık kazandığı, bunun yanında gazetecileri hedef alan, canlarına kasteden saldırıların arttığı bir dönemde kamuya yararını gözeten haberciliğin çok yönlü baskı altında olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İletişim Başkanı Melissa Fleming, zirvenin açılış oturumuna yolladığı video mesajda, tüm dünyada bağımsız medyanın büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek “Ekonomik krizler, haber merkezlerinin mali kaynaklarını tüketiyor. Savaş, çatışma ve iklim değişikliği, felaketlerden bunalan kitleleri haberden uzaklaştırıyor. Kamuoyu araştırmaları, haber okumaktan kaçınanların sayısının arttığını ve geleneksel medya kuruluşlarına güvenin azaldığını ortaya koyuyor.” dedi.

“Dezenformasyon bilgi ekosistemlerimizi zehirliyor”

Sosyal medyanın hakimiyetinin giderek arttığını, Reuters Enstitüsünün yayımladığı 2023 Dijital Haberler raporuna göre dünya nüfusunun yaklaşık yarısının artık haberleri sosyal medyadan takip etiğini ifade eden Fleming, sosyal medya platformlarında yalanların olgulardan daha hızlı yayıldığına dikkati çekti. Fleming şunları kaydetti:

“Sosyal medyada türeyen dezenformasyon, komplo teorileri ve nefret söylemi, bilgi ekosistemlerimizi zehirliyor. Bu durum barışı korumayı, salgınları dizginlemeyi ve iklim değişikliğiyle mücadeleyi güçleştiriyor, kamu kurumlarına yönelik güvensizliği artırıyor, gerçek diyalog yerine çatışma ve çelişkiler yaratıyor.”

Fleming, yapay zeka gibi yeni teknolojilerin problemleri derinleştirmeye aday olduğunu, üretken yapay zekanın dezenformasyon aktörlerinin eline potansiyel bir araç verdiğini, düşük prodüksiyon maliyetleriyle yüksek kaliteli sahte ses ve video içerikleri üretmeyi mümkün hale getiren bu türden teknolojilerin, içerikleri kişiselleştirerek hedefe yöneltmeyi kolaylaştırdığı ve bunu çoğu kez geride hiç iz bırakmadan yapabildiğine işaret etti.

Dezenformasyondan korunmanın yolunun “doğrulanmış bilgi” olduğunu, kamu yararına yayın yapan kuruluşların bu zorluklarla nasıl baş edeceğini bildiğini vurgulayan Fleming, “Korkusuz habercilik demokratik değerleri koruyabilir ve dezenformasyon aktörlerini ifşa edebilir. Mesleğinin ehli muhabirler, sosyal medya akışlarını istila eden yalan habere karşı denge oluşturabilir ve doğru, tarafsız ve güvenilir bilgiyi kitlelere ulaştırabilir.” ifadelerini kullandı.

Fleming, özgür ve bağımsız gazeteciliği korumanın, Birleşmiş Milletlerin önceliklerinden olduğunu; bunu, bilgi ekosistemlerini çevrim içi ortamın zararlarından korunması açısından kritik gördüklerini belirtti.

BM’nin “Dijital Platformlarda Doğruluk ve Tutarlılık İçin Davranış Kuralları” adı verilen mutabakat üzerinde çalıştığını aktaran Fleming, bu alanda bir ilkeler bütünü ortaya koyarak dijital dünyayı daha insani hale getirecek bir standart oluşturmayı hedeflediklerinin altını çizdi.

“Gazze’de haberciler canları pahasına görev yapıyorlar”

AA Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Enis Peru da yaptığı değerlendirmede, Gazze’de gazetecileri hedef alan saldırıların, haberciliğin bugün ne denli zor şartlarda icra edildiğini bir kez daha gösterdiğini belirtti.

AA kameramanı Muntasır es-Savvaf’ın Gazze’de serbest haberci olarak görev yaparken 1 Aralık’ta İsrail’in hava saldırısında hayatını kaybettiğini hatırlatan Peru, “Gazze’de 60’a yakın haberci personelimiz var. Hepsi orada canları pahasına görev yapıyorlar. Onların güvenliğinden duyduğumuz endişe, bizi her gün diken üstünde tutuyor. AA olarak, hayati risklere rağmen dünyanın Gazze’deki insani trajediden haberdar olabilmesi adına, şahitlik etme, belgeleme ve aktarma sorumluluğuyla aralıksız çaba sarf ediyoruz.” diye konuştu.

AA Genel Müdür Yardımcısı Peru, kriz ve çatışma bölgelerinde gazetecileri hedef alan saldırılar dışında internet ve sosyal medya platformlarında yayılan dezenformasyonun da doğru bilgiye ve gerçeğe ulaşma çabasını giderek zorlaştırdığına, bunun zirveye katılan tüm yetkililerinin ve haber kuruluşu temsilcilerinin üzerinde durduğu ortak kaygı konusu olduğuna dikkati çekti.

Ajans olarak dezenformasyon ve bilgi kirliliğiyle mücadeleye katkı amacıyla AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz’ün öncülüğünde teyit editörlüğü kurduklarını ve “Teyit Hattı” adıyla yeni bir yayın içeriği oluşturduklarını anlatan Genel Müdür Yardımcısı Peru, “Burada sosyal medyada yayılan ya da konvansiyonel medyada yer bulan doğruluğu şüpheli bir haberi veya bilgiyi ‘haber laboratuvarı’ dediğimiz bir incelemeden geçiriyoruz. AA’nın enformasyon ağını ve doğrulama imkanlarını kullanarak söz konusu haberin geçerliliğini veya yanlışlığını kamuoyunu ikna edici biçimde ortaya koyuyoruz.” diye konuştu.

AA Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Çağlar da dezenformasyonun bugün hem ulusal hem uluslararası düzeyde iletişim ortamının en önemli sorunu olduğunu, Türkiye’nin bu konudan çokça muzdarip olan ve sıkça dezenformasyonun hedefi haline gelen ülkeler arasında yer aldığını vurguladı.

Çağlar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının dezenformasyonla mücadele alanındaki sistemli çabalarının yanı sıra AA’nın Teyit Hattı ile başlattığı girişimin, toplumda enformasyona ve bilgiye yaklaşımın gelişmesi, doğruluk ve geçerlilik ölçütlerinin yerleşmesi açısından önemli bir katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi.

“Haberciler olarak yaptığımız iş hiçbir zaman bu kadar riskli ve ağır olmamıştı”

Reuters Haber Ajansı Başkanı Sue Brooks ise son yıllarda Kovid-19 salgını, Ukrayna ve Gazze’deki çatışma ve insani krizler ile yapay zekanın öncülük ettiği teknolojilerin yarattığı şokların dijital, mobil ve internet platformlarının hakimiyetindeki medyada geçiş sürecini hızlandırdığına dikkati çekti.

Haber kuruluşlarının iç ve dış koşullardan kaynaklanan baskı ve zorluklarla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Brooks, “(Haberciler olarak) Yaptığımız iş, tarihin hiçbir döneminde bu kadar önemli, sonuçları ise hiç bu kadar riskli ve ağır olmamıştı.” dedi.

Brooks, haber merkezlerinin ve habercilerin ağır iş yükü ve riskler nedeniyle gergin ve bitkin olduğunu, Reuters kameranı İssam Abdullah’ın İsrail-Lübnan sınırındaki çatışmaları görüntülerken roket saldırısı sonucu ölmesinin, kurumlarını yasa boğduğunu belirtti.

Haber tüketiminin azaldığının, buna karşın izler kitlenin haber yorgunluğunun arttığının gözlendiğine dikkati çeken Brooks, “Abonelerimiz (medya kuruluşları) sayısı gün geçtikçe artan ve yapısı karmaşıklaşan medya platformları içinde kendilerine uygun rota belirlemeye, izler kitleleri hangi mecradaysa orada bulmaya çalışıyor.” ifadesini kullandı.

Üretken yapay zekanın yakın gelecekte haber üretiminden tüketimine kadar tüm süreçleri değiştireceğinin öngörüldüğüne dikkati çeken Brooks, haber kuruluşlarının markalarıyla izler kitleleri arasındaki bağın sosyal medyanın yaygınlaştığı son 10 yılda aşındığına, nesilden nesle azaldığına dikkati çekti.

Habercilik faaliyetinin ve haber kuruluşlarının izler kitle ile bağlarının temelinde güvenin olması gerektiğinin altını çizen Brooks, sözlerini şöyle bitirdi:

“Ne pahasına olursa olsun gerçekleri aktaracağımıza ve gelecek nesillerin bilgiye dayalı kararlar almasına olanak sağlayacak araçlara ve uygulamalara yatırım yapacağımıza dair güven oluşturmamız gerek. Eğer yapay zeka, kısa süre içinde hayatımızın büyük bölümünü işgal edecekse onu kontrol eden algoritmaların kötüye değil iyiye kullanıldığını bilmek için de güvene ihtiyacımız olacak. Yapay zeka, haber faaliyetlerini düzenlememizde bize yardım edebilir, bizi daha etkin kılabilir fakat olaylara insan gibi tanıklık edemez, sorumlulara hesap soramaz, baskılara karşı hakikati dile getiremez.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir